Romana bir sabah posta kutusunu açtığında, el yazısıyle yazılmış cep telefonuyla birlikte - Ben Carlos’um.
Carlos- Stefan
Romana bir sabah posta kutusunu açtığında, el yazısıyle yazılmış cep telefonuyla birlikte - Ben Carlos’um.
Sizinle tanişmak istiyorum. Ararsanız beni mutlu edersiniz.- diye yazılı bir kartpostal bulur.
Hangi şehirden atıldığına dikkatlice baktıysada, mühür okunaklı olmadığı için nerden atıldığını çıkaramadı.
Buna rağmen ciddi bir düşünce yapmadan, kartı okuduktan sonra, yırtıp çöp kutusuna attı.
Aradan bir kaç gün geçmişitki benzeri bir kartla gene karşılaşır ve bu defa sinirlenerek
- Bu haddini bilmezde kim oluryor ki, tanımadiği birinine böyle saçma sapan şeyler yoluyor.
Ya ben evli birisi olsaydım, bu mesajlarda eşmin eline geçseydi kim bilir ne kadar uzursuz olurdum?
Ama bu kim ise muhakkak beni tanıyan biri olsa gerek. Yoksa adımı ve adresimi nerden bilebilirdi-
Diye kendi kendine mırıldandı. Oturma odasına geçip, ayaklarını uzatarak koltuğa boylu boyunca uzandı.
Ama bu defa kartı yırtıp atmamıştı. Uzanadığı yerde avcunun içinde sıkıyordu.
Başını doğrultup kartı bir kez daha okudu ama bir türlü çıkaramaıyordu kim tarafından böyle bir mesajın yazıldığını.
İçini iyice bir merak sarmıştıki, kim olduğunu öğrenmek için, telefon etmeye karar.
Sonra vaz geçere mir SMS yollamayı uygun buldu.
Sanki o kartı yazan imse bu anı bekliyormuş gibi, SMS alır almaz, bir kaç dakika sonra Romana’nın telefonu
çaldı.
Romana her zamanki sakin ve ibar davranışıyla- Alo buyrun kiminle görüşüyoru- diye sordu.
Karşı tarafta heeyenclı ama net bir ses tonu olan bir bey- Ben Carlos’um. Göndermiş olduğum artlara da
Yazmıştım. Aradığınız için size teşekkür etmek istiyorum-
Romana-Teşekküre falan gerek duymuyorum.
Ama aderesimi nerden aldığınızı ve ne istediğinizi hemen Söylerseniz , beni mutlu edersiniz-
Carlos- Henimefendi adresi nerden aldığımı tanıştıktan sonra söylerim.
Ne istediğimegelince ben size hayran olan biriyimidir-.
Romana- Peki ben evli biriysem-
Carlos- Sizin evli olmadiğinizi bilmeseydim, bu ceasreti kendimden bulupta, size o kartları yollamazdım-
Romana- Peki siz de bekarmısnız ve yaşınız kaç acaba-?
Carlos-Ben eşimden boşandım yaşımda size yakın-
Yaşımda size yakın deyince, Romana şaşırmıştı. Bu adam benim yaşımın kaç olduğunu bile biliyor.
Bu adam ya beni tanıyan birisidir, ya da bir tanıdık beni ona tariflemiştir-diye içinde geçirerek
Carlosu merak etmeye başladı.
Ve konuşmaya devam eder Romana- Yani yaşınız 47 lerde mi-? diye sorar. Carlos- evet size yakınım.
Yani 44 üm-
O günden sonra Romana Carlos’la bir kaç telefon konuşması daha yaptılar.
Carlos’la kıyaben tanışalı 2 hafta olmuştu. Carlos’un ısrarı üstüne buluşamya karar verdi.
Randevuleri Romana’nın bulunmuş olduğu şehirdeki Gar’ın Kaffeteriyasında ayarlanmıştı.
Romana Randevu yerine gelmeden Carlos’u arar ve – Bak şimidye kadar hiç aklıma gelmedi senin
Nasıl bir tip olduğun sormak. Peki seni nasıl tanıyabileceğim?
kendini biraz tarif edermisinin-? diye sorunca, Carlos- Yaşından genç gösteren, siyah saçli, 176 boyunda,
Top sakkallı, sıgara kullanmayan biraz toplu biriyimdir. Havalar soğuk olduğuna göre, modası olmasada hoşuma giden dizlerime kadar inen bir deri tra-jkotum var onu giyeceğim-.der.
Romana kaffeteriyaya gelip ana kapıdan girip çıkan yolcuları görecek bir şekilde oturmuştu. Zira Carlos başka bir şehirde trenle geleceğini söylemişti.
Romana buluşma saatlerinden 15 dakika önce gelmesine ve terminlerinin üstünden 30 dakika bir zaman geçmesine rağmen, görünürlerden Carlosun tipine benzer bir kimse gelip çıkmamıştı.
Romana sık sık saatine göz atarak, Caorlos’un telefonun çaldırıyorduysada, telefon hep kapalı çıkıyordu.
Bir tas ahjve daha ısmarladıktan sonra- Bu kahveyide içene kadar bekleyim gelmezse geri eve gideyim- diye fikirleşe dursun, Ramana geldi geleli 30 yaşlarında, sarışın, 180 ince yapılı sık sık sigara yakan birinsin telaşlı telaşlı ileri geri gidip gelen, dışarı çıkıp girinin girip çıkarken sürekli kendisine doğru baktığı dikatini çekmişti. Belkide onunda bir beklediği vardi, tıpkı benim gibi onun belediğide gelmemiş olmabilir diye içinden geçirerek kahvesini yudumlayıp, geri eve gitmek için yerinde kalkar kalmaz, o sarışın bey elinde bir gigarayla hemen yanına gelerek- Affedersiniz henim efendi çamağınız var mi- diye Romana’ya sorar.
Romana çantasından bir çakmak çıkarara, adama uzatır. Adam heeyanla sigarasını yakar ve- bir mahsuru yoksa bereberce bir şeyler içmek isterdim-der.
Carlos’un gelmeyişine sinirlenen Romana sinirlerini yatıştıra için- oo teşekkür ederim aslında gitmek üzereydim ama genede teklifiniz seve seve abul olundu- der ve otururlar.
Romana kendisini Charls diye tanıtan genç adama birisini beklediğini ve atlatıldığını anlatırken, Charles’ın heeyecanlandığını ve arada bir önceki anlattığı konu bir sonrakine ters düşüşü, öksürüğü olmadığı halde ses tonun gizler gibi sık sık öksürür gibi yapması Ramana’nın dikkatini çekiyor ve bu kimdi, benden ne istemişti. Carlos olsa tarifine benzer bir yanı yoktu. Charles’in Carlos olup olmadığından emin olmak için birara telefonun istediğinde, Charles telefonun bir kaç gündür kaybettiğini söyelyişide ayrı bir şaşakınlık yaratmişt.
Peki Carlos nerde kalmıştı, neden telefona çıkmıyordu. Bu adamın benden bir şeyler gizler gibi bir hali var.
Deminden beri ileri gidip gelirken tam kalkacağım bir sırada yanıma gelmesi garip değilmi diye düşünmeye başladı. Yoksa benden genç olduğu için mi gerçeği söylemedi. Belki kendisni gördükten sonra düşünclerim değişir mi diye bana bir tuzak hazırladı_
Ama dakikalar geçtikce Charles kendini biraz daha rahat hissetmeye başlamıştı.
Ve hadda birara- Siz çok cazip bir bayansınız. Sizin gibi bir bayanı nasıl böye yüzüstü bıraktılar anlayamadım. Aslında ben olgun bayanlardan hoşlanırım. Acaba bir daha sizi görmem mümkün mü
dediği bile olmuştu.
Romana Charles’ cevap verceği esnada, tam Carlos’un tarif ettiği tipten elinde bir valiz ile ama ağzında purosu olan Gar’ın koridorundan sağına soluna bakmadan çıkıp dışarı giden birini görür ve yerinden fırlarlayark - Aaa beklediğim bey işte gidiyor. Hoşca kalin- der ve hızlı yürür adama doğru gider.
Neye uğradığını anlamayan Sharles ise masanın üstüne içecek paralarını fırlatttığı gibi Romana’ya bir şeyler söylemek için koşmuş isede, Romana çoktan adamın kolunu tutumuştu bile .
SON